Özgürlük Budalası



Özgürlük kavramını, sınırsız arsızlık olarak algıladığımız bir zaman diliminde yaşıyoruz. İnsanların ne dediği yaşamımızda önemli değil dedik, önemli olan bizim mutlu olup olmadığımız dedik. 'Ben özgürüm kimse karışamaz!' dedik. Hatta şarkısını bile yaptılar "kim ne dermiş, komşu görmüş..." Bu özgürlük(!) bizi nerelere götürdü tartışmaya gerek yok. Ahlaksızlığımızı çıplak gözle de görebiliyoruz maalesef ki. Oysa özgürlük bir şuur kazanmak ve o şuuru göre yaşamak olmalıydı. Başı boş hayvanlar gibi değil. Kelimelerim hoş değil farkındayım ama sizin yaptıklarınız kelimelerimden daha çirkin.

Özgürsünüz diye yerleri babanızın ahırı gibi kirletemezsiniz, yere sakız atamazsınız, tüküremezsiniz. Özgürsünüz diye insanlarla saygısızca konuşamazsınız ya da tanımadığınız bir insana seslenmek yerine bedenine dokunarak ona bir şey söyleyemezsiniz. Özgürsünüz diye karınıza sevgilinize artık her ne zıkkımsa çocukların, insanların gözü önünde ahtapot gibi sarılamazsınız. "Bir kadını sokak ortasında dövseler ses etmez kimse ama öpünce hemen ahlak memuru kesilirsiniz" diyenleri ben duymuyorum. Çünkü bir kadını sokak ortasında dövmeyi savunmadım/savunmam  da, o yüzden içinizde tutun bunu da. Nasıl ki sevginin aşırısını (ki seven bir erkeğin sevgilisini sokak ortasında kullanması olarak görüyorum ben sarılıp bilmem neresinden öpmesini. Erkeklerin fıtratını biliyoruz az çok bilmeyen de ya aşırı saftır ya da salağa yatıyordur) ulu orta yaşamak doğru değilse aynı şekilde zulmedemezsiniz de. Sadece kadına karşı değil hiçbir canlıya. Hayvan diye, sesi çıkmıyor diye ona istediğiniz gibi davranıp işkence edemezsiniz. Uyuyan kedi rahatsız olmasın diye cüppesini kesen peygamberin ümmetiyiz.  Allah rızası için kendinize gelin.

Bu nereden çıktı, ne bu haşinlik derseniz anlatayım. Teleferikte sıra beklerken başı örtülü iki abla sıranın önüne geçti ve güvenlik görevlisi de tanıdığı olsa gerek ki yardımcı oldu. Hemen arkamdaki mini etekli hanım "bir de kapalı olacak. Hakkımı helal etmiyorum" dedi. Şu sıralar bir furya var ya hani; kafalılar da şunu yapar, kafalılar da bunu yapar diye çığıran.. Hatta kadın erkek aynı safta yer alır diye haber yapan sözde tesettürlü kızlarımızın dediği gibi sınırsız bir özgürlük mümkün değilmiş. Ne diyor arkamdaki hanım 'bir de kapalı olacak!' Demek ki başı örtmek belli bir sorumluluk gerektiriyor. Hakka giremezsin, yalan söyleyemez küfürlü konuşamazsın. Sokak ortasında başının örtüsüne yakışmayan gayri ahlaki hareketlerde bulunamaz cak cak sakız çiğneyemezsin. Yüzünde bir kilo makyajla dar giyinip savruk savruk yürüyemezsin. "O kapalı ama benden daha çok dikkat çekiyor" dedirtemezsin. Başını kapattıysan aynaya bakınca güzel olduğundan çok Allah'ı hatırlayıp ona göre yaşamak zorundasın. Kimseye bir de kapalı şuna bak dedirtemezsin. Bu haktır. Tüm kapalıların hakkıdır. Başına buyruk yaptığın hareketler özgürlük değil; hem kendine hem de temsil ettiğin topluluğa zarardır.

Sözüm sadece kapalı kızlara da değil.  Bu olaydan yola çıkarak sınırsız özgürlük kavramını reddediyorum. Bugün millet olarak dünya gözünde menfi bir yerimiz varsa bu herkesin hepimizin suçudur. Toplum bir anda bozulmuyor ufak ve önemsiz gördüğümüz her şey zamanla bizi yıkıma götüren hareketler oluyor. Normal göre göre biz de yapar hale geliyoruz anormal şeyleri. Özgürlük bu ya..

Özgür değiliz hiçbirimiz. O yüzden bencillikten, nefsimizin arzularından çok diğer insanları da, temsil ettiğiniz değerleri de düşünerek hareket edin. Ya da eylemsizlik kuralını şiar edin lütfen.
Selammetle..

Yorumlar

  1. güzel bir konuya değinmişsin. Özgürlük adı altında özgürlükle bağdaşmayan bir çok olay yaşandı ve farklı yönlere çekilmekte .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle öyle. Gittikçe içinden çıkılmaz bir hal almaya başlıyor toplum. Beğenmenize sevindim

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar