Şimdi Okullu Olduk




Şimdinin yükünden, sıkıcılığından, hüznünden bunalınca en güzel sığınaktır geçmişimiz bazen. Bunu bazen bir şarkıyla, bazen bir kokuyla, bazense anılarla çok rahat gerçekleştiririz. Hele de günlük tutuyorsanız yahut da güçlü bir hafızaya sahipseniz o zaman dünyanın en şanslı insanı olabilirsiniz. Hatırlamak hep şans mıdır diye eleştirenler olacaktır aranızda. Ben, acı bir anının bile hatırlanmaya değer olduğunu düşünenlerdenim. Çünkü o anı da benim. Hayatım yani.

Anı denilince de kuşkusuz hepimiz önce çocukluğumuza gideriz. En saf, en temiz ve en eğlenceli zamanlarımıza. Ne güzeldik, ne yaramaz, ne mızıkçı çocuklardık küçükken. Var mı aranızda top oynamayan ya da saklambaç oynarken ebenin hemen arkasında durup birden sobe yapmayan? Ağzınızda patlayan şekerin o eşsiz sesini duydunuz mu ya da leblebi tozuyla etrafa tükürük saça saça konuştunuz mu? Şekerlere tav olup uslu çocuk numarası yapmayan var mı? Ya da komşunun bahçesinden erikleri avuçlayıp yemeyen... Terliğin o eşsiz tadını hala hatırlıyor musunuz? Ya da soba üzerinde kızarmış mis gibi kestaneler ve odaya yayılan elma kabuğu kokusu. Oyuna yetişmek için annemizin elimize tutuşturduğu ekmek arasının lezzetini demiyorum bile.

Çocukluğa inmişken okul anılarına gitmemek olmaz. İlkokulu ayrı, lisesi  ayrı, üniversitesi ise  bambaşka güzeldi. Az mı sıra dayağı yedik, tenefüslerde ip atlayıp, top oynayıp derse nefes nefese yetişmelerimiz ne güzeldi. Ne güzeldi kavga etmesi bile arkadaşlarımızla. Çok güzeldik o zamanlar. İnsan olarak aramızda harflerden çok sözler vardı. Her şeyi anında yazmazdık birbirimize de ertesi gün anlatmanın heyecanı ile uyuya kalırdık. Şimdi de bu anıları birbirimizle paylaşalım istedim. Ben okula ilk gittiğim günü anlatmak istiyorum. Zira hayatımın her anında yaşayacağım güven problemim o gün oluşmuştu sanırım. Her ne kadar bugün gülerek anlatsam da o gün hiç gülmemiştim. Sabah, babam beni okula bıraktı ve işe gitti. Kendi başıma kalınca zır zır ağlayan biri değildim o yüzden ne annemi istedim ne babamı yanımda. İlk gün heyecanı tanışma derken okul hemencecik bitmişti. Çıkışta babamı beklemeye başladım. Annesinin babasının elini yakalayan evin yolunu tutmuştu. Ben ise bekle bekle ağaç olmuştum. Ancak babam ufukta hiç gözükmedi. Evet babam beni unutmuştu. Şu an yol hafızam çok kötü olsa da gariptir ki o uzak ve ilk defa gittiğim okuldan eve tek başıma gelebilmiştim. Babam eve gelince aynen şöyle demişti: '' Aaa kızım ben seni unuttum.'' Ben 'Babana bile güvenmeyeceksin.' sözüne o gün ikna olmuştum. Lütfen çocuklarınızı unutmayın. :)

Sizden gelen anılara gelecek olursak çoğuna çok güldüm. :) Çok teşekkür ederim paylaşımlarınız için.

''Din dersindeydik, hoca sınıfa giremesin diye kapıyı bozmuştuk. Zaten o din hocası çok çekmiştir bizden.''   İREM

''Dördüncü sınıfta öğlenden sonraki derse geç kalmıştım. Sınıf kapısına kadar gelip içeri giremedim. Geç kaldım diye ağlamaya başladım. Nöbetçi kapıyı çalıp: 'Hocam, öğrenci geç kaldı diye ağlıyor.' demişti. Ders de din kültürü dersiydi. Hocamız 'Esra tam Bismillahirrahmanirrahim dedik sen girdin içeri.' diye dalga geçmişti.'' ESRA

''Su savaşı yaptığımız zaman S.. hocadan yediğim azarı unutamıyorum ben.
'-N'apıyorsunuz siz?
+Hiçbir şey hocam (Gömleğimden su damlıyordu.) '' Z

''Bütün sınıfın geometriden kopya çekip 80-90 aldığı sınavdan benim her zamanki tedirginliğimden 10 almam..'' B

''Ben de en önde oturup deliler gibi kopya çekmeme rağmen A.. hocanın yıllığıma 'herkesin kopya çekerek yüksek aldığı sınavdan sen en önde kendi çabanla kendi puanını aldın.' diye beni övmesi.'' M

''7. sınıf öğrencisiyim. Başından beri asosyaldim. Birgün  öğretmen bana yan sınıftan tebeşir getirmemi söyledi. Öyle bir heyecanlandım ki elim ayağım birbirine dolaştı. Hiç belli etmemeye çalışıyorum tabi. Yavaşça yerimden kalktım, tam sınıftan çıkacağım elimi kapı koluna attım ve daha sınıftan çıkmadan bizim kapıyı çaldım. :) Bu durumu sınıftan çıkınca fark ettim, bir de arkama bakıyorum sınıftan fark eden oldu mu diye :) Kimse fark etmemişti hatırladığım kadarıyla.'' FİLİZ

''3. veya 4. sınıftayız, mendil kapmaca oynuyoruz. Birkaç kişi koşarken düştü. Öğretmenimiz bizi sınıfta fırça sapıyla sıra dayağına çekti. Ne zaman böyle bir soru sorulsa aklıma bu gelir. Ben de hep diyorum asla çocuklarımın anılarını kirleten bir öğretmen olmayacağım diye. İnşallah olmam.'' BEYZANUR

''Lisede çok kibar bir coğrafya hocamız vardı. Derste bir uygulama vardı; öğretmen birini kaldırır, soru sorar, o kişi de başkasını kaldırırdı. Hoca Metehan adlı arkadaşı kaldırdı soru sordu, arkadaş bilemedi.'Metehan Bey, bir arkadaşını kaldırır mısın?' dedi. Metehan da 'Hocam ben kimseyi kendime sövdürmem.' demişti. :)'' HALİL İBRAHİM

''Aşık oldum.'' X KİŞİSİ

''İmam hatip 3'teyim. Cuma günü öğle tatili. Sadece cuma günü dışarı çıkış var. Okul neredeyse bomboş. En yakın arkadaşımla dışarı çıkmadık. Kantinde yemek yedik sınıfa çıkacağız. Okulumuz da çok eski bir bina, sınıfa gideceğimiz koridorda yüksek bir tümsek var. Ben önden basmış gidiyorum. Arkadaşım arkadan geliyor sandım. Tam sınıfa girecekken arkamı döndüm bir baktım arkadaşım o tümsekte düşmüş. Ayakları havaya gelmiş. Gülmekten kızı kaldıramamıştım.''
FATMA KAYA

''İlkokul 3. sınıftayım. Hocamız sınıfın en çalışkanlarından iki üç kız arkadaşa soru vermişti çözün diye. Arkadaşlar da 3 ders saati boyunca uğraşmıştı ama çözememişlerdi. Sonra bana ve bir arkadaşa sordu soruyu bileni üst sınıfa geçireceğim, dedi. Aradan birkaç dakika geçti hocam çözdüm, dedim. Nasıl çözdün gel anlat, dedi. Anlattım. Aferin lan gel anlından öpecem, dedi. Ben nasıl gururlanıyorum akşam eve gidip bizimkilere gururla anlatacağım onları mutlu edeceğim diye seviniyorum. Bu arada seni söz verdiğim gibi üst sınıfa geçirmek için müdürle konuşacağım, dedi. Sonra tenefüs zili çaldı. Bir baktım sınıf arkadaşlarım üzerime geliyor. Helal olsunlar, tebrik ederimler falan havada uçuşuyor, sırtıma falan  vuruyorlar. Sonra bir baktım bizim erkeklerin omzundayım, okulu turluyoruz. Ders zili çaldı, sınıfa girdik. Arkadaşlar nasıl çözdün anlat, dediler. Ben de anlattım sonra sınıfa hoca geldi. Daha girer girmez sınıfın en kötülerinden bir arkadaş hocam cevap buymuş böyle çözülüyormuş, dedi. Hoca da buna sinirlendi. Ulan Doğan bile biliyor cevabı. Üst sınıfa falan geçirmiyorum vazgeçtim, dedi. Tabi benim moral sıfır. İtiraz da edemiyorum, o yaşta ne diyeceğim hocaya bilmiyorum. Hem ayrıca sınıfın en kötüsüne bile öğretmiş diye takdir edeceğine üst sınıfa geçirmekten vazgeçti. (Ben sonradan fark ettim tabi. hep öyle olur :) ) Ben moralim bozuk eve geldim bizimkilere anlattım işte onlar da hoca o anlık tepki ile öyle dedi geçirir seni, dediler. Sonra kendi gitti eşini tayin durumundan dolayı, benim üst sınıf işi de hayal oldu. Her ne kadar beni üst sınıfa geçirmese de bana ve sınıfa çok fazla şey kattı. Onun için bizdeki yeri her zaman farklıdır.'' M KİŞİSİ



Yorumlar

Popüler Yayınlar