Hiç Yokmuş



Bir varmış bir yokmuş ile başlar her masal. Sonu mutlu ya da mutsuz fark etmez, elbet bir nokta konulur. Gökten elma düşer kimi zaman nasiplerine. Ererler muratlarına.
Bizim ise bir başlangıcımız yok. Ortadan başlayan bir anlatım. Kahramanlar kim, anlatıcı kim, Kaf dağı hangi şehre düşer hiç biri belli değil.  Başrolde iki yabancı. Birbiriyle asla tanışmayan, hikâyeye talip olan. Hikâyeler yaşanmışlıkları gerektirir. Bu ise bir masal. Tamamen hayal ürünü.

Karakterler cansız, mekân silik. Kör kuyulara gelesice bir inat hâkim satırlara. Anka kuşu tatile çıkmış yerine oynayan yaşlı bir karga. Aradaki dağlar çok fazla. Kız ormana çiçek toplamaya gitmek için hep prensi kollamış. O dışarıda ise çiçeklerden caymış. Prens ise gezmekten yorulmuş, sarayında tahtına kurulmuş. Bir bilge yokmuş bu masalda. Kimse şöyle yap böyle yap dememiş. Herkes başına buyruk oynamış. Hayırsever bir büyücü çıkıp aşk iksiri yapmamış.

Kız bir gün ormanda ayva toplarken uzaktan görmüş delikanlıyı. Normal hikâyelerde elma olurmuş. Bu dünyanın en başarısız masalı. Kız hep ayvayı yemiş. Elmalar boğazına dizilir; insanın da nefesini keser. Kız cam bir fanusta prensini bekler. Kız ayva yedikçe güzelleşmiş. Kendinden başkasını görmez olmuş. Prens göz kamaştırıcı beyaz atını nalbanta emanet ettiğinden lacivert bisikleti ile gelmiş. Kızın ise en sevdiği renk çürük pembeymiş. Ormanın derinliklerinde izini kaybettirmiş. Prens kızın peşinden teker bile döndürmemiş. Kız bir kulübeye gelmiş. İçeride ne cüce varmış ne de yatıp dinlenebileceği bir yatak. Masanın üzerinde bir pusula bulmuş ve evin yoluna koyulmuş. Sepetini ayvalarla kucağını deve dikeni ile doldurmuş. Her masalda kalpsiz bir cadı olur. Bu masalda kalbi olmayan bizim kızmış. Prens hikâyenin yazarına çok kızmış. Ormanda kızın ayakkabısını da bulamamış. Zaten kimseyi de aramamış. Komşu krallığın kızı ile evlenmiş.

Kız ise suya yazı yazmayı tercih etmiş. Her sabah önce ormana gidip ayva toplamış, sonra dere kenarında şiirler yazmış kimsenin okumayacağı. Ne bir peri kızı çıkmış dilekleri gerçekleştirecek ne de bir kabak araba olmuş. Bir gün bir lamba bulmuş kız, kirli yüzünü temizlerken içinden biri çıkmış. Kız vurulmuş Alâeddin’e ve evlenmişler. Ancak kimse muradına ermemiş ki bize de kerevetine çıkmak düşsün.  Bu hikâye başlamayan ve sonu olmayan bir hikâye olarak kalmış. Satırlar başsız, sayfalar imlasız.

Yorumlar

Popüler Yayınlar